Sonuçta çalışkan kişi başarır.
- In the end, the diligent person succeeds.
Sonuçta, o kadar da kötü değil.
- In the end, it's not that bad.
Sonunda diğer kedi yavrusunu seçti.
- In the end she chose another kitten.
Sonunda o, yoluna girecek.
- It'll come right in the end.
Neticede hepimiz öleceğiz.
- We all die in the end.
Tom sonunda kendi bilgisayarına ücretsiz bir veritabanı uygulamasını yüklemeyi anladı.
- Tom eventually figured out how to install a free database application on his computer.
Her zaman Tom ve Mary'nin sonunda evleneceklerini düşündüm.
- I always thought that Tom and Mary would eventually get married.
Fadıl en sonunda İslam'a geçti.
- Fadil eventually converted to Islam.
Polis en sonunda Tom'u yakaladı.
- The police eventually arrested Tom.
Tom sonuç olarak yapmasını istediğimiz her şeyi yaptı.
- Tom eventually did everything we asked him to do.
Nihayet evlendi onunla.
- He eventually married her.
Tom nihayet istifa etti.
- Tom eventually resigned.
Sonuçta işler değişti.
- Things eventually changed.
Sonuçta her şeyi bana anlatacaksın.
- You'll tell me everything eventually.
... providing people loans that can never be repaid and end up ...
... And I think in the end, I want to be able to curate the ...