O halde, ben sizin bugün gelmeniz gerektiğini düşünüyorum.
 - In that case, I think you should come in today.
O takdirde, öyle olsun.
 - In that case, so be it.
O zamandan beri, Japonya'da büyük bir değişim oldu.
 - Since then, a great deal of change has occurred in Japan.
O zamanda televizyon seyrediyordum.
 - I was watching TV then.
Nakliyatın gecikme ihtimaline karşı özel gecikme sigortamız var.
 - In case the shipment is delayed, we have special delay insurance.
Geç kalma ihtimaline karşın acele et.
 - Make haste in case you are late.
Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.
 - You'll have to take his place in case he can't come.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
 - Push this button in case of fire!
Beni aramak istersin diye telefonumu bırakacağım.
 - I'll leave my number in case you want to call me.
Yağmur yağmaya başlar diye yanına bir şemsiye al.
 - Take an umbrella with you in case it begins to rain.
Yangın durumunda, 119'u çevir.
 - In case of fire, dial 119.
Yangın durumunda, bu düğmeye basın.
 - In case of fire, press this button.
Bu durumda yanılıyorsunuz.
 - You're wrong in this case.
Kural bu durumda geçerlidir.
 - The rule holds good in this case.
Mary Tom'a söyledi: Kısa bir cümle ile başlayalım, ve daha sonra göreceğiz...
 - Mary told Tom: Let's begin with a short sentence, and then we'll see...
Öyleyse daha sonra tekrar geleceğim.
 - Then I'll come again later.
O zamanlar, tüm hesaplamalar elle yapıldı.
 - Back then, all the calculations were done by hand.
O zamanlar yemek yemek için eve giderdim.
 - I used to go home to eat back then.
İzlandaca bir cümlenin İngilizce bir çevirisi varsa ve İngilizce cümlenin Svahilice bir çevirisi varsa, daha sonra bu, dolaylı olarak İzlandaca cümle için Svahilice bir çeviri sağlayacaktır.
 - If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence.
Eğer bir yanlış görürsen sonra lütfen düzelt.
 - If you see a mistake, then please correct it.
Tanrı dünyamızda yoksa, öyleyse Tanrı'yı kendi ellerimle yaratacağım.
 - If God doesn't exist in our world, then I will create God with my own hands.
Öyleyse onu görmediğine inanamam.
 - I cannot believe you did not see him then.
Oraya gitmek istemiyorsanız, o halde biz de oraya gitmeyiz.
 - If you don't want to go there, then we won't go there.
Yaptığınız şekilde hareket etmek için gerçekten sebebiniz varsa, o halde lütfen bana söyleyin.
 - If you really have grounds for acting the way you did, then please tell me.
Eğer beni bu şekilde tanımıyor idiysen, kısaca beni tanımamışsın demektir.
 - If you didn't know me that way then you simply didn't know me.
Ancak o zaman onun ne demek istediğini anladım.
 - Only then did I realize what he meant.
In case of emergency, break glass.
... that will increasingly be the case as cities concentrate assets. ...
... up sixty-seven percent people by the two patologÃa add the test case 30 P ...