Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
O, burada bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere about here.
Bir yere gideceğimizi düşünmüştüm.
- I thought we were going to go somewhere.
Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
- I saw her somewhere two years ago.
Herhangi bir yerde Tom'un adresine sahibim.
- I have Tom's address somewhere.
Ben çakmağı burada bir yere koydum ve şimdi onu bulamıyorum.
- I put my lighter down somewhere and now I can't find it.
Bir yere gideceğimizi düşünmüştüm.
- I thought we were going to go somewhere.
Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
- I saw her somewhere two years ago.
Bir yere gideceğimizi düşünmüştüm.
- I thought we were going to go somewhere.