Ben bir anlamda asabiyim.
- I am nervous in a sense.
Bir anlamda, böyle bir siyasi harekete bir devrim denilebilir.
- In a sense, such a political movement may be called a revolution.
Sözcük sık sık bu anlamda kullanılır.
- The word is frequently used in this sense.
Bir bakıma, yanılıyorsun.
- In a sense, you are wrong.
Bir bakıma, o doğrudur.
- In a sense, it is true.
... So this is where search started in the modern sense. ...
... And that makes perfect sense. ...