Tom hapiste olduğu gerçeğini gizledi.
- Tom concealed the fact that he had been in prison.
Tom'un hapiste olan babası Tom'a hiç yazmaz.
- Tom's father, who is in prison, never writes to Tom.
Kapının tam iç tarafında bir köpek buldum.
- I found a dog just inside the gate.
Yuriko deniz biyolojisinden mezun bir öğrenci, bir balık tankının içinde uykuya daldı ve ahtapotlar ve deniz yıldızları ile kaplı olarak uyandı.
- Yuriko, a marine biology grad student, fell asleep inside a fish tank and awoke covered in octopuses and starfish.
Kutuyu açtım ve içine baktım.
- I opened the box and looked inside.
Evin içindeki herkesi almaya çalışman gerekiyor.
- We need to try to get everybody inside the house.
Duvarların içindeki askerler iyi korunuyordu.
- Troops inside the walls were well protected.
Özünde, hepimiz birbirimize benzeriz.
- We are all alike, on the inside.
Tom evinin içerisinde kim olduğunu biliyordu.
- Tom knew who was inside his house.
Bu kutunun içerisinde bir şey var.
- There's something inside this box.
Böceklerin organlarının çoğu karınlarındadır.
- Most of a insect's organs are inside its abdomen.
Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
- Tom looked at the snow falling inside the snow globe.
Mary bir pasta içinde ceza evine bir demir testeresi bıçağını gizlice sokmaya çalıştı.
- Mary tried to smuggle a hacksaw blade into the prison inside a cake.
İçerdeydim, bekliyordum.
- I was inside, waiting.
Tom içerde sizi bekliyor.
- Tom is waiting for you inside.
A independent woter ain't the cheese any longer. ... The Stars is out in all kinds o' weather, and if they shines on a feller when he's got half a dozen glasses on board, the Watch-us', Squire Cole, and ten days down the banks, is the word!.
... say once you've served your time, you're done with your prison sentence, with probation, ...
... and we close the prison at Guantanamo Bay ...