Bizzat git ve onunla görüş.
- Go and see him in person.
Bizzat görünmek zorundasın.
- You have to appear in person.
Tom oraya bizzat kendisi gitti.
- Tom went there in person.
Sen en iyisi git ona şahsen teşekkür et.
- You had better go and thank her in person.
Tom bize şahsen geleceğini söyledi.
- Tom told us that he'd come in person.
Tom'u şahsen tanımıyorum.
- I don't know Tom personally.
Tom'u şahsen tanırım.
- I know Tom personally.
Bunu kişisel olarak alma, Tom.
- Don't take it personally, Tom.
Kişisel olarak sizi ziyaret edeceğim.
- I'll personally visit you.
Onu bizzat alıyor gibi görünüyordu.
- Tom seemed to take it personally.
Tom'la bizzat konuşabilip konuşamayacağımı merak ediyorum.
- I wonder if I might speak to Tom personally.
Have you ever seen a celebrity in person?.
... person making 3 million bucks is getting a $250,000 tax break while middle- class families ...
... In many ways, I'm the most unlikely person on the planet ...