Şahsen ben kürtaja karşı olduğumu söylüyorum.
- I tell you that I am personally against abortion.
Tom'la şahsen konuşmam lâzım.
- I need to speak to Tom personally.
Tom onu kişisel olarak almadı.
- Tom didn't take it personally.
Kişisel olarak sizi ziyaret edeceğim.
- I'll personally visit you.
Onu bizzat alıyor gibi görünüyordu.
- Tom seemed to take it personally.
Tom'la bizzat konuşabilip konuşamayacağımı merak ediyorum.
- I wonder if I might speak to Tom personally.