Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır.
- Death is an integral part of life.
Anne pastayı üç parçaya böldü.
- Mother divided the cake into three parts.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
- They debated other parts of the proposal.
Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi.
- In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
- The police regarded him as a party to the crime.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
- Both parties opposed war.
Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti.
- Tom admitted that it was partially his fault.
Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.
- I partly agree with you.
Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız.
- After the birth of your child, you should make your work part-time.
Yarın partiye gelecekmisin?
- Will you come to the party tomorrow?
Görevimi yapmayı planlıyorum.
- I plan on doing my part.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
- I try to do my part to help the community.
Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
- Who was at the party beside Jack and Mary?
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
- The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.
- Tom budgeted three hundred dollars for the party.
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
- I will love you for better for worse till death us do part.
O, evinden ayrılmak zorunda kaldı.
- He had to part with his house.
Ondan ayrılmak zorunda olduğu gün sonunda geldi.
- The day came at last when he had to part from her.