Kimse ne olacağını öngöremez.
- Nobody can foresee what'll happen.
Sabah hava durumu daha sonra gün içinde gök gürültülü sağanak yağışı öngördü.
- The morning forecast predicted thunder showers later in the day.
Subrahmanyan Chandrasekhar yirminci yüzyılın önde gelen astrofizikçilerinden biriydi.
- Subrahmanyan Chandrasekhar was one of the foremost astrophysicists of the twentieth century.
Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır.
- Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria.
Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!
- If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!
Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
- The forest fire occurred through carelessness.
Şimdiye kadar ilk kez arabamı ormanda park ettim.
- This is the first time I've ever parked my car in the forest.
Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün.
- You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.