in or at that place or location

listen to the pronunciation of in or at that place or location
İngilizce - Türkçe

in or at that place or location teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

there
oraya

Yumi oraya kendi gitti. - Yumi went there by herself.

Oraya nasıl gideceğimi söyleyebilir misin? - Could you tell me how to get there?

there
orada

Orada herhangi bir şey görebiliyor musun? - Can you see anything in there?

Orada herhangi bir şey görebiliyor musun? - Can you see anything at all there?

there
şurada

Şurada gazete okuyan adam benim dayım. - The man reading a paper over there is my uncle.

Parkta kuşlar burada şurada ötüyorlar. - Birds are singing here and there in the park.

there
There is still time
there
o yer

O yerde birçok insan kalıntısı vardı. - There were a lot of human remains in that place.

there
ünlem orada
there
var

Masanın üzerinde bir kedi var. - There's a cat on the table.

İnternette Tatar dilinde çok az site vardır. - There are few sites in the Tatar language on the Internet.

there
İşte ...: There
there
o konuda

O konuda hiçbir şüphe yok. - There's no doubt about it.

O konuda hiçbir sorun yoktu. - There was no question about that.

there
ünlem İşte Alsana Gördün mü? Bu kelime be fiilinden önce gelince varlık belirtir ve özne fiilden sonra gelir
there
oradaki

Oradaki erkek çocuk Tom'un erkek kardeşi olmalı. - That boy over there will be Tom's brother.

O, oradaki kuleyi işaret etti. - He pointed to the tower over there.

there
işte!

Bu işte bir bit yeniği var. - There's something fishy going on.

Her işte bir hayır vardır! - There is a silver lining to every dark cloud!

there
oralarda

Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun? - Can't you see a stapler somewhere around there?

Yarın Kaşgar'a ya da oralarda bir yere varabilirim. - I might arrive in Kashgar or somewhere thereabouts tomorrow.

there
{ü} gördün mü

Orada ne olduğunu gördün mü? - Did you see what happened out there?

Orada birini gördün mü? - Did you see anybody there?

there
orayı

Unzen dağı öylesine güzel bir yer ki birçok insan orayı ziyaret eder. - Mt. Unzen is such a nice place that many people visit there.

Hazine için orayı burayı kazdılar. - They dug here and there for treasure.

İngilizce - İngilizce
there
in or at that place or location

    Heceleme

    in or at that place or lo·ca·tion

    Türkçe nasıl söylenir

    în ır ät dhıt pleys ır lōkeyşın

    Telaffuz

    /ən ər ˈat ᴛʜət ˈplās ər lōˈkāsʜən/ /ɪn ɜr ˈæt ðət ˈpleɪs ɜr loʊˈkeɪʃən/