O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That'll change nothing.
Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I've got nothing to say to him.
Açığa çıkartılmayacak hiçbir sır yoktur.
- There is nothing concealed that will not be revealed.
Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I've got nothing to say to him.
Onu geri getirmek için yapabileceğimiz hiç bir şey yok.
- There is nothing we can do to bring him back.
Utanacak hiç bir şeyin yok.
- You have nothing to be ashamed of.
Hiçlik, hiçlikten gelir.
- Nothing comes of nothing.
Hiç hiçlik hakkında düşünmeyi denedin mi?
- Have you ever tried to think about nothing?
Ya hepsi, ya da hiçbiri.
- It's either everything or nothing.
O, sevgilisinin arzuların tatmin etmek için her şeyi yaptı ama hiçbiri işe yaramadı.
- He had done everything to satisfy his beloved's desires, but nothing worked.
Senin değerin sıfırdan daha az.
- You're worth less than nothing.
Son puan iki sıfırdı.
- The final score was two to nothing.
Boşu boşuna yaygara yapmayı bırak.
- Stop making a fuss over nothing.
Ben armutları boşuna aldım.
- I got the pears for nothing.
Hiçbir şey tesadüfen olmaz.
- Nothing happens by chance.
Bu eski köyde hiçbir şey olmaz.
- Nothing ever happens in this old village.
Bir şeyi asla bedava alamazsın.
- You never get something for nothing.
Herkes Japonya'da artık kötü bir şey asla olmayacağını umuyor.
- Everyone is hoping nothing bad will ever happen in Japan.
Katiyen yapmayacaksın.
- You'll do nothing of the kind.
Tüm gün katiyen bir şey yemedim.
- I ate absolutely nothing the whole day.