in no distant time

listen to the pronunciation of in no distant time
İngilizce - Türkçe
Uzak zaman
in no time
hemen

Beni bekle. Hemen döneceğim. - Wait for me. I'll be back in no time.

İtfaiyeciler yangını hemen söndürdüler. - The firemen had the fire out in no time.

in no time
kaşla göz arasında
in no time
çabucacık
in no time
çok çabuk
in no time
çabucak

Ona çabucak alışacaksın. - You'll get used to it in no time.

Her işten anlarım. On parmağımda on marifet vardır. Önüme set çekmeye çalışacaklar, ama mevki basamaklarını çabucak çıkacağım. - I'm a jack of all trades, a real triple threat. They'll try to stop me, but I'll be rising up the ranks in no time.

in no time
Çabucak, çok geçmeden kısa süre içinde
in no time
Bir çırpıda, çabucak
in no time
yakında, kısa sürede
in no time
derhal

Derhal hazır olacağız. - We'll be done in no time.

in no time
bir an önce

Bir an önce orada olacaksın. - You'll be there in no time.

in no time
zaman kaybetmeden

Profesyonel bir hırsız bir araba kapısını bir levye ile zaman kaybetmeden açabilir. - A professional thief can jimmy a car door in no time.

Zaman kaybetmeden orada olmalıyız. - We should be there in no time.

İngilizce - İngilizce
in no distant time

    Heceleme

    in no dis·tant time

    Türkçe nasıl söylenir

    în nō dîstınt taym

    Telaffuz

    /ən ˈnō ˈdəstənt ˈtīm/ /ɪn ˈnoʊ ˈdɪstənt ˈtaɪm/