Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.
- The thief cut the telephone lines before breaking into the house.
Onu aradım, ancak hat meşguldü.
- I called her, but the line was busy.
Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
- In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
- These two lines cut across each other at right angles.
O kuyrukta otuz dakika durdum.
- I stood in that line for thirty minutes.
Biz kuyrukta ayakta bekletildik.
- We were made to stand in line.