in fact.

listen to the pronunciation of in fact.
İngilizce - Türkçe
doğrusu

Doğrusu, seni burada görmek büyük bir sürpriz. - In fact, it's a great surprise to see you here.

de facto
fiili
de facto
fiilen
in fact
hatta
indeed
aslında

Aslında o yer buradan uzakta gibi görünüyor. - Indeed, that place does appear to be far from here.

Aslında bir pınar vardı, ama kurumuştu. - There was a spring indeed, but it was dry.

in fact
aslında

Ondan çok hoşlanmıyorum, ben aslında ondan nefret ediyorum, - I don't like him much, in fact I hate him.

Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı. - A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine.

in fact
gerçekte

Gerçekten, o kiliseye gitmedi. - In fact, he didn't go to the church.

Aslında dilin kökeni hakkında birçok teori vardır, ama hiç kimse gerçekten bilmiyor. - There are lots of theories about the origins of language, but, in fact, no one really knows.

de facto
(Politika, Siyaset) genel geçer
indeed
Yok canım
in fact
(deyim,Kanun) hakikaten
in fact
adeta
in fact
gerçekten

Gerçekten ondan hoşlanmıyorum, aslında, ondan nefret ediyorum. - I don't really like him, in fact, I hate him.

Gerçekten, o kiliseye gitmedi. - In fact, he didn't go to the church.

indeed
indeed Elbette
indeed
ünlem hakikaten
in fact
aslına bakılırsa
in fact
aslına bakarsak
in fact
oysa
in fact
(deyim) sahiden
de facto
(Ticaret) gerçekleşen biçim
de facto
bilfiil
indeed
gerçekten

Ben ırkçı değilim, ama ile başlayan her cümlenin gerçekten çok ırkçı olması muhtemeldir. - Every sentence that starts with I'm not racist, but is likely to be very racist indeed.

Gerçekten çok genç ama yaşına göre çok tecrübeli. - Indeed he is young, but he is well experienced for his age.

indeed
hakikaten
indeed
cidden
in fact
Aslında; haddi zatında: "He iş, in fact, ninety five. - Aslınde doksan beş yaşında."
de facto
gerçekten yapılan
de facto
fiilen yapılan
in fact
hakikatte
indeed
ünlem Öyle mi? No
İngilizce - İngilizce
indeed

As a soccer player he is terrible indeed.

actually, in truth

People think tomatoes are vegetables, but, in fact, they are fruits.

Resulting from the actions of parties
in reality or actuality; "in fact, it was a wonder anyone survived"; "painters who are in fact anything but unsophisticated"; "as a matter of fact, he is several inches taller than his father
actually, truthfully, as a matter of fact
de facto
in fact.

    Heceleme

    in fact

    Videolar

    ... was a bipartisan idea. In fact, it was a Republican idea. ...
    ... We are getting, instead of reportage and fact, we're ...