Yağmur yağma ihtimaline karşı ceketini al.
- Take your coat in case it rains.
Nakliyatın gecikme ihtimaline karşı özel gecikme sigortamız var.
- In case the shipment is delayed, we have special delay insurance.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
- Push this button in case of fire!
Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.
- You'll have to take his place in case he can't come.
Yağmur yağmaya başlar diye yanına bir şemsiye al.
- Take an umbrella with you in case it begins to rain.
Yangın olursa diye el altında her zaman bir kova su bulundur.
- Always keep a bucket of water handy, in case of fire.
Yangın durumunda, 119'u çevir.
- In case of fire, dial 119.
Bir deprem durumunda, gazı kapatın.
- In case of an earthquake, turn off the gas.
I will alert you in case any inconvenient situation.
Zorluk olması halinde, sorabilirsin.
- In case of whatever difficulty, you may ask.
Yangın halinde, merdivenleri kullan.
- In case of a fire, use the stairs.
Zorluk olması halinde, sorabilirsin.
- In case of whatever difficulty, you may ask.
Yangın olması halinde bu butona bas!
- Push this button in case of fire!
Yangın durumunda, bu düğmeye basın.
- In case of fire, press this button.
Yangın durumunda, çanı çal.
- In case of fire, ring the bell.
O halde, ben sizin bugün gelmeniz gerektiğini düşünüyorum.
- In that case, I think you should come in today.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
- Push this button in case of fire!
Yangın olursa diye el altında her zaman bir kova su bulundur.
- Always keep a bucket of water handy, in case of fire.
Sorun olursa, lütfen beni arayın.
- In case of trouble, please call me.
Kural bu durumda geçerli değil.
- The rule doesn't apply in this case.
Bu durumda yanılıyorsunuz.
- You're wrong in this case.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
- Push this button in case of fire!
O takdirde, öyle olsun.
- In that case, so be it.
In case of emergency, break glass.
... So there's a case where do I expect ...
... In our case, of course, was we depend on NGOs. ...