in advance

listen to the pronunciation of in advance
İngilizce - Türkçe
önceden

Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz. - You may as well say it to him in advance.

Lütfen yokluğunuzu önceden bana bildiriniz. - Please inform me of your absence in advance.

peşin

Peşin ödemek zorundasın. - You must pay in advance.

Kaça mal olacağını ona peşinen sorsan iyi olur. - You had better ask him in advance how much it will cost.

peşin olarak

Kiranı peşin olarak ödemelisin. - You should pay your rent in advance.

Peşin olarak ödemek zorundayız. - We have to pay in advance.

(Konuşma Dili,Ticaret) avans olarak
ileride peşin olarak
ileride
peşin ödeme

Kiranı peşin ödemelisin. - Pay your rent in advance.

Parayı peşin ödemeni istiyorum. - I'd like you to pay the money in advance.

zamanından önce
önünde
şimdiden

I would be glad if you could send me the photos. Thank you in advance.

Onun davranışları için şimdiden özür dilerim. - I apologize in advance for his behaviour.

Yardımınız için şimdiden teşekkür ediyorum. - Thank you in advance for your help.

önde
önce

O, işini bir saat önce bitirdi. - She finished her work an hour in advance.

Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz. - You may as well say it to him in advance.

before
(İnşaat) önce

Kahvaltıdan önce duş aldım. - I showered before breakfast.

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim. - Before going to study in Paris, I must brush up on my French.

before
den önce
before
daha önce

Ben daha önce böyle güzel bir kız hiç görmemiştim. - I had never seen such a beautiful girl before.

Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım. - I turned off the TV because I had seen the movie before.

before
tercihen
before
önde

John mesleğini ailesinden daha önde tutar. - John puts his career before his family.

before
cephesinde
before
karşı

Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı. - Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.

O,bir hafta önce onunla karşılaştığını söyledi. - He said that he had met her a week before.

before
evvelce

Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim. - I've been drunk before and likely will get drunk many more times.

before
mek yerine
before
önünde

Yeni bir öğretmen sınıfın önünde durdu. - A new teacher stood before the class.

Kapının önünde genç bir adam şarkı söylüyor. - A young man is singing before the door.

before
önceden

İşleri önceden hazırlayalım. - Let's get things ready beforehand.

Önceden tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanacak kadar aptal değilim. - I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.

in advance to
ilerlemek için
in advances
gelişmelerin
ın advance
ilerlemek
be in advance
önde olmak
before
{e} karşısında

O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi. - He recoiled before his master's anger.

before
-den önce
before
önden
before
{e} önüne

Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır. - Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.

Sami, çocuklarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koydu. - Sami put the needs of his children before his own needs.

before
mektense
before
{e} ilerisinde
before
önünde, cephesinde. edat
İngilizce - İngilizce
before
Beforehand; in front
situated ahead or going before; "an advance party"; "at that time the most advanced outpost was still east of the Rockies"
Feature denoting that a payment is due before or at the inception of a payment period
ahead of time, earlier than expected
ahead of time; in anticipation; "when you pay ahead (or in advance) you receive a discount"; "We like to plan ahead"; "should have made reservations beforehand"
beforehand
in advance of
Before; ahead of

He travelled in advance of his master, making the necessary arrangements.

in advance of
ahead of; in front of
in advance

    Heceleme

    in ad·vance

    Türkçe nasıl söylenir

    în ıdväns

    Telaffuz

    /ən ədˈvans/ /ɪn ədˈvæns/

    Ortak Eşdizimliler

    in advance of

    Videolar

    ... to advance the cause of electric vehicles. ...
    ... huge advance in search technology. ...