O hem bir doktor hem de çok ünlü bir roman yazarıdır.
- Not only was he a doctor, he was also a very famous novelist.
O hem İngilizce hem de Fransızca konuşabilir.
- She can speak not only English but also French.
O hem İngilizce hem de Fransızca konuşabilir.
- She can speak not only English but also French.
O hem bir doktor hem de çok ünlü bir roman yazarıdır.
- Not only was he a doctor, he was also a very famous novelist.
Birçok kişi ayrıca onun bir deli olduğunu düşünüyordu.
- Many people also considered him a madman.
Her yokuşun bir de inişi vardır.
- Whatever has a beginning also has an end.
1859'dan itibaren, Amerika'dan Protestan misyonerler gelmeye başladı ve Katolik ve de Rus Ortodoks kiliseleri de misyonerlik çalışmalarına aktif olarak dahil oldular.
- From 1859, Protestant missionaries from America started to arrive, and the Catholic and Russian Orthodox churches also became actively involved in missionary work.
Harici düşmanları yenmek yetmez, dahili düşmanları da imha etmek lazımdır.
- It is not enough to defeat our external enemies, it is also necessary to exterminate our internal enemies.
Su içebilirsin fakat aynı zamanda da onun yürümesine izin verebilirsin.
- You can drink water, but you can also let it walk.
Şarkıcı sadece Japonya'da değil, aynı zamanda Avrupa'da da ünlü.
- The singer is famous not only in Japan but also in Europe.
İngilizcenin yanısıra Almanca da konuşur.
- Besides English, she also speaks German.
Ayrıca Felicja'nın da sarı düz saçları var.
- Also Felicja has blonde straight hair.
Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.
- Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say.
İngilizce çalışır ama üstelik Almanca da çalışıyor.
- He studies English, but he's also studying German.