Onlar ağır silahlı mıydı?
- Were they heavily armed?
Tüm bu mallar ağır biçimde vergilendiriliyor.
- All these goods are heavily taxed.
Tom Mary ile tanışmadan önce, çok içerdi.
- Before Tom met Mary, he drank heavily.
Çok yağmur yağdı ve dolayısıyla beyzbol maçı iptal edildi.
- It rained heavily, and consequently the baseball game was called off.
Aşırı derecede yağmur yağıyor.
- It is raining heavily.
Tom aşırı derecede nefes alıyor.
- Tom is breathing heavily.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
- The building was heavily damaged by fire.
Otobüs yukarı ve aşağı şiddetle sarstı.
- The bus rocked heavily up and down.
Ne kadar şiddetle kar yağarsa yağsın gitmek zorundayım.
- No matter how heavily it snows, I have to leave.