Nadiren radyo dinlerim.
- I rarely listen to the radio.
Emekli olur olmaz insanlar seni nadiren görmeye gelirler.
- People rarely come to see you once you are retired.
O, ayda yılda bir kiliseye gider.
- He rarely goes to church.
O seyrek olarak kiliseye gider.
- He rarely goes to church.
O, bayramdan bayrama kiliseye gider.
- He rarely goes to church.