Tüm bu mallar ağır biçimde vergilendiriliyor.
- All these goods are heavily taxed.
Benim karaciğerim ağır biçimde hasar görmüştür.
- My liver is heavily damaged.
Tom Mary ile tanışmadan önce, çok içerdi.
- Before Tom met Mary, he drank heavily.
Bill babasının çokça sigara içmesinden nefret ediyor.
- Bill hates his father smoking heavily.
Tom aşırı derecede nefes alıyordu.
- Tom was breathing heavily.
Tom aşırı derecede nefes alıyor.
- Tom is breathing heavily.
Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
- The building was heavily damaged by fire.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Tom şiddetle öksürmeye başladı ve onun sağlığı hakkında endişeliyim.
- Tom has started coughing heavily and I'm worried about his health.
Eğer çok şiddetle yağmur yağmasaydı oyun iptal edilmezdi.
- The game would not have been called off if it hadn't rained so heavily.
heavily reinforced walls.