Tom yoğun bir hafta geçirdi.
- Tom had a hectic week.
Önümüzde yoğun bir hafta var.
- We have a hectic week ahead of us.
Tom telaşlı bir hayat sürüyor.
- Tom leads a hectic life.
O telaşlı bir hayat sürüyor.
- He leads a hectic life.
O biraz heyecanlıydı.
- It was a little hectic.
Boston'daki o hafta oldukça heyecanlıydı.
- That week in Boston was pretty hectic.
Pazartesi günü çok hareketliydi.
- Monday was so hectic.
Tom'un hareketli bir programı var.
- Tom has a hectic schedule.