Tom telefonunda çılgınca mesaj atıyor.
- Tom is texting frantically on his phone.
Sağlık görevlileri Tom'un hayatını kurtarmak için çılgınca çalıştı.
- Paramedics worked frantically to save Tom's life.
Bir bakıma, Susie anneme benziyor.
- In a way, Susie seems like my mother.
Bir bakıma, hatalısın.
- In a way, you're wrong.