in a degree or quantity that satisfies; to satisfaction; sufficiently

listen to the pronunciation of in a degree or quantity that satisfies; to satisfaction; sufficiently
İngilizce - Türkçe

in a degree or quantity that satisfies; to satisfaction; sufficiently teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

enough
{s} kâfi

O şimdilik kâfi gelecektir. - That will be enough for the time being.

enough
yeter

On bin yen yeterli mi? - Is ten thousand yen enough?

Hepimiz için yeterli yiyecek vardı. - There was food enough for us all.

enough
{s} yeterli

Hepimiz için yeterli yiyecek vardı. - There was food enough for us all.

Yeterli param olsa,o hoş arabayı alırım. - If I had enough money, I would buy that nice car.

enough
yeterince

Sana yeterince teşekkür edemem. - I can't thank you enough.

Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa. - This story is short enough to read in one lesson.

enough
elverir
enough
çıkışmak
enough
interj. yeter, bıktım
enough
yeteri kadar

Onların yeteri kadar altını yoktu. - They did not have enough gold.

Sadece yeteri kadar kaynatılır. - It is boiled just enough.

enough
bes

O, köpeğini her gün etle beslemek için yeterince zengin değildi. - She wasn't wealthy enough to feed her dog meat every day.

Bazı köpek sahipleri köpeklerini yeterince besleyip beslemediklerini merak ediyorlar. - Some dog owners wonder if they are feeding their dogs enough.

enough
oddly enough işin tuhaf tarafı şu ki
enough
(İnşaat) yeterli, kafi
enough
{i} yeterli miktar

Bu, yeterli miktardan daha fazla - It's more than enough.

Burada yeterli miktara sahibiz. - We've got enough here.

enough
{ü} bıktım
enough
{s} yeterli, kâfi. z. kâfi derecede
enough
I have had enough ofArtık ondan bıktım Burama kadar geldi
İngilizce - İngilizce
enough
in a degree or quantity that satisfies; to satisfaction; sufficiently