Neşeli şekilde ıslık çalarak caddede yürüdü.
- He walked down the street whistling cheerfully.
O, her zaman yaptığı gibi neşeyle onu selamladı.
- She greeted him cheerfully as she always did.
Bir fincan kahve içerken neşeyle sohbet ettik.
- We talked cheerfully over a cup of coffee.