Bu hafif bir hatanın ciddi yaralanmalara yol açabileceği çok tehlikeli bir spor.
- It's a very dangerous sport, where a slight mistake can lead to serious injury.
Önemli bir problemimiz var.
- We have a serious problem.
Her ikisi de ağır yaralandı.
- Both were seriously wounded.
Benim evcil köpeğim ağır hastaydı.
- My pet dog was seriously ill.
Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
- On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
Onun o projeyi ciddiye almasını sağlamak için buradayız.
- We have got to get him to take that project seriously.