Hemen yolculuğa hazırlan.
- Get ready for the trip at once.
Biz hemen başlamalıyız.
- We must start at once.
Derhal git, yoksa geç kalacaksın.
- Go at once, otherwise you will be late.
Derhal işimize başlayalım.
- Let's begin our work at once.
Aniden bir feryat duydum.
- All at once, I heard a cry.
Aniden bir silah sesi duyduk.
- All at once we heard a shot.
Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın.
- You can't do two things at once.
Bu işlerin hepsini bir defada yapmaya çalışma.
- Don't try to do all these things at once.
Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim?
- May I wash all my laundry at once?
Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.
- How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.
Onlar hepsi birden gülmeye başladılar.
- All at once they began to laugh.
Aniden bir patlama oldu.
- All at once there was an explosion.
Aniden bir feryat duydum.
- All at once, I heard a cry.
İki şeyi aynı anda yapma.
- Don't do two things at once.
Hepimiz aynı anda ayağa kalktık.
- We all stood up at once.
Bu birdenbire olmadı.
- It didn't happen all at once.
Birdenbire, o konuştu.
- All at once, he spoke out.
Tell the doctor to come at once. She is having a baby.