You must give close attention to the merest details.
- Sadece detaylara yakın ilgi göstermelisin.
Any man who can drive safely while kissing a pretty lady is simply not giving the kiss the attention it deserves.
- Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü sadece öpücüğe hakettiği ilgiyi vermiyordur.
Objection. This certainly has no relevance. All objections have been waived till the trial.
- İtiraz ediyorum. Bunun kesinlikle hiç bir ilgisi yok. Bütün itirazlar duruşmaya kadar ertelenmiştir.
Relevance is a key element in communication.
- İlgi, iletişimde anahtar bir unsurdur.
It seems interesting to me.
- O bana ilginç görünüyor.
I had an interesting conversation with my neighbor.
- Komşumla ilginç bir muhabbet ettim.
The man is not concerned in this project.
- Adam bu proje ile ilgilenmiyor.
This does not concern you at all.
- Bu seni hiç ilgilendirmez.
She takes care of her old mother.
- O, yaşlı annesiyle ilgilenir.
He took care of the business after his father's death.
- O, babasının ölümünden sonra işle ilgilendi.
I thought you might be interested in this.
- Bununla ilgilenebileceğini düşündüm.
I asked Tom what he thought of Mary.
- Tom'a Mary ile ilgili ne düşündüğünü sordum.
The content of his speech is not relevant to the subject.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
How dare you say that's not relevant!
- Onun konu ile ilgili olmadığını söylemeye nasıl cesaret edersin!
Where to go and what to see were my primary concerns.
- Nereye gideceğim ve ne göreceğim benim öncelikli ilgilerim.
Politics is the art of preventing people from getting involved in what concerns them.
- Politika insanları onları ilgilendiren şeylere karışmalarını önleme sanatıdır.
Tom denied any involvement in the killing.
- Tom cinayetle herhangi bir ilgisi olduğunu yalanladı.
I'm not interested in a serious relationship.
- Ciddi bir ilişki ile ilgilenmiyorum.
My relationship with Tom isn't your concern.
- Tom'la olan ilişkim seni ilgilendirmez.
He has no interest in politics.
- Onun politikaya ilgisi yok.
I had an interesting conversation with my neighbor.
- Komşumla ilginç bir muhabbet ettim.
My relationship with Tom is none of your business.
- Tom'la ilişkim seni ilgilendirmez.
I'm not interested in a serious relationship.
- Ciddi bir ilişki ile ilgilenmiyorum.
I apologize that I'm not able to give a better reference to this work.
- Bu işle ilgili daha iyi bir referans veremeyeceğim için özür dilerim.
I copied down several useful references on gardening.
- Bahçecilikle ilgili birkaç faydalı referansı kopyaladım.
Two men have been arrested in connection with Tom's murder.
- Tom'un öldürülmesiyle ilgili olarak iki adam tutuklandı.
I have no connection the matter.
- Konuyla hiçbir ilgim yok.
With respect to these letters, I think the best thing is to burn them.
- Bu mektuplarla ilgili olarak, sanırım en iyi şey onları yakmaktır.
With respect to financial matters, Mr. Jones knows more than anyone else in the company.
- Mali konularla ilgili olarak, Bay Jones şirketteki başka birinden daha çok bilir.
Do you have anything to say with regard to this matter?
- Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?
The family had grave doubts regarding the explanation it received from the army.
- Ailenin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.
Bir web sitenin gördüğü alaka onun muhtevasına bağlıdır.
- Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
Bir web sitenin gördüğü alaka onun muhtevasına bağlıdır.
- Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.