Physical changes are directly related to aging.
- Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
I do work related to computers.
- Bilgisayarlarla ilgili iş yaparım.
Why are you so concerned?
- Neden bu kadar ilgilisin?
I've been concerned about Tom.
- Tom'la ilgili endişeliyim.
I thought his opinion was relevant.
- Onun fikrinin konu ile ilgili olduğunu düşünmüştüm.
They found out truth while examining a pile of relevant documents.
- İlgili belgelerin yığınını incelerken gerçeği öğrendiler.
Tom is very interested in American history.
- Tom Amerikan tarihi ile çok ilgili.
I am deeply interested in art.
- Ben sanatla yürekten ilgiliyim.
Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
- Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
There are comments associated with this question.
- Bu sorunla ilgili yorumlar bulunmaktadır.
Tom thanked everyone involved.
- Tom ilgili herkese teşekkür etti.
There's a lot of red tape involved in this procedure.
- Bu işlemle ilgili önemli ölçüde bürokrasi vardır.
Tom asked a few pertinent questions.
- Tom birkaç ilgili soru sordu.
The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
- Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
Concerning this matter, I'm the one to blame.
- Bu konuyla ilgili, suçlanması gereken kişi benim.
Mary collects anything that's connected with squirrels.
- Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.
Tom's parents congratulated him on his engagement.
- Tom'un anne-babası onun nişanı ile ilgili onu tebrik ettiler.
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
Hey! This is not the right place. You should contact the actual national coach for information regarding this.
- Hey! Bu doğru yer değil. Sen bununla ilgili bilgi için gerçek milli takım antrenörüyle temas kurmalısın.
I have nothing to say with regard to that problem.
- Benim o sorunla ilgili söyleyecek hiçbir şeyim yok.
With regard to the problem, they have another opinion.
- Sorunla ilgili olarak, onların başka bir görüşü var.
Hey! This is not the right place. You should contact the actual national coach for information regarding this.
- Hey! Bu doğru yer değil. Sen bununla ilgili bilgi için gerçek milli takım antrenörüyle temas kurmalısın.
I'd like to point out some problems regarding your suggestion.
- Senin önerinle ilgili bazı sorunları işaret etmek istiyorum.
Listen to the facts relative to the issue.
- Sorunla ilgili gerçekleri dinleyin.
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
It's all about sentences. Not words.
- O, tümüyle cümlelerle ilgilidir. Sözcüklerle değil.
There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance.
- Fadıl'ın Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla ilişkili olduğuyla ilgili hiç kanıt yoktu.
Mary collects anything that's connected with squirrels.
- Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.
Our guide misinformed us about the location of the hotel.
- Rehberimiz bize otelin yeriyle ilgili yanlış bilgi verdi.
There is a rule concerning the use of knives and forks.
- Bıçak ve çatal kullanımı ile ilgili olarak bir kural vardır.
Regarding this project, have you seen the contract?
- Bu proje ile ilgili olarak, sözleşmeyi gördün mü?
We are open to all suggestions regarding the new design of the website.
- Biz web sitesinin yeni tasarımı ile ilgili tüm önerilere açığız.
The content of his speech is not relevant to the subject.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
The existing law concerning car accidents requires amending.
- Araba kazaları ile ilgili mevcut yasa değişiklikler gerektirir.
There is a rule concerning the use of knives and forks.
- Bıçak ve çatal kullanımı ile ilgili olarak bir kural vardır.
Before you make a decision about your marriage, you should have a consultation with your parents.
- Evlilik ile ilgili bir karar vermeden önce, ebeveynlerine danışmalısın.
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
There was a problem with the architecture of that company's new computer. They're going through a recall frenzy right now.
- O şirketin yeni bilgisayar mimarisi ile ilgili bir sorun vardı. Onlar şimdi bir iptal çılgınlığını gözden geçirecekler.
On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
- Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
Several studies, related to the temperature increase in the city, have already been published.
- Şehirde sıcaklık artışı ile ilgili birkaç çalışma zaten yayınlandı.
Opossums aren't related to rats.
- Keseli sıçanlar, fareler ile ilgili değildir.
It seems that he is interested in astronomy.
- O, astronomi ile ilgili gibi görünüyor.
Are you interested in photography?
- Fotoğraf ile ilgili misin?
Up to this point I have presented an overview of the growth of political unrest in the period.
- Bu noktaya kadar ben dönemdeki siyasi huzursuzluğun büyümesi ile ilgili genel bir bakış sundum.
He got over the shock of his father's death.
- Babasının ölümü ile ilgili şoku atlattı.
Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
- Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
Let's sing a song about animals.
- Hayvanlarla ilgili bir şarkı söyleyelim.
My son likes books about animals.
- Oğlum hayvanlarla ilgili kitaplardan hoşlanır.
Tom never told me he was having suicidal thoughts.
- Tom bana intiharla ilgili düşüncelere sahip olduğunu asla söylemedi.
They're interested in swimming.
- Onlar yüzme ile ilgililer.
They are related to colonization.
- Onlar sömürgecilikle ilgililer.
His life was bound up with the town's history.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.