I've been hired to take care of the problem.
- Beni sorunla ilgilenmek için tuttular.
I have to take care of the neighbor kids.
- Komşu çocuklarıyla ilgilenmek zorundayım.
Tom can be difficult to deal with at times.
- Tom'la ilgilenmek ara sıra zor olabilir.
You're going to have to deal with that.
- Onunla ilgilenmek zorunda kalacaksın.
I've been trained to deal with this kind of problem.
- Bu tür sorunla ilgilenmek için eğitildim.
Tom can be difficult to deal with at times.
- Tom'la ilgilenmek ara sıra zor olabilir.
Every one of us is more or less interested in art.
- Her birimiz az çok sanatla ilgilenmektedir.
He's interested in many things.
- O, birçok şeyle ilgilenmektedir.
This book is chiefly concerned with the effects of secondhand smoking.
- Bu kitap en çok pasif içiciliğin etkileriyle ilgilenmektedir.
He's interested in many things.
- O, birçok şeyle ilgilenmektedir.
He is very much interested in Japanese history.
- Japon tarihi ile çok fazla ilgilenmektedir.
I've got my own problems to take care of.
- İlgilenmek için kendi sorunlarım var.
I have to take care of the neighbor kids.
- Komşu çocuklarıyla ilgilenmek zorundayım.
I want to get involved with business strategy.
- Ben iş stratejisi ile ilgilenmek istiyorum.
He is good at dealing with children.
- Çocuklarla ilgilenmede iyidir.
I don't feel like dealing with Tom right now.
- Şimdi canım Tom'la ilgilenmek istemiyor.
None of the boys paid any attention to Mary.
- Erkeklerden hiç biri Mary ile ilgilenmedi.
Tom soon realized that no one was paying any attention to him.
- Tom kısa sürede hiç kimsenin onunla ilgilenmediğini fark etti.
The man is not concerned in this project.
- Adam bu proje ile ilgilenmiyor.
I am not concerned with this.
- Ben bununla ilgilenmiyorum.
This does not concern you at all.
- Bu seni hiç ilgilendirmez.
As time went on, people grew less and less concerned about the matter.
- Zaman geçerken, insanlar konuyla gittikçe daha az ilgilendiler.
I don't need you to take care of me.
- Benimle ilgilenmene ihtiyacım yok.
Tom said he didn't care about Mary's past even though he really did.
- Tom gerçekten ilgilenmiş olsa bile Mary'nin geçmişiyle ilgilenmediğini söyledi.
The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
- Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
He goes in for whatever he finds interesting at the moment.
- O, şu anda ilginç bulduğu her şeyle ilgilenir.
A lot of folks find cars interesting, but I'm not interested in them at all.
- Bir sürü insan arabaları ilginç buluyor fakat ben onların hiç biriyle ilgilenmiyorum.
I stopped paying attention to Tom.
- Tom'la ilgilenmekten vazgeçtim.