We need to move forward.
- İlerlememiz gerekiyor.
Move forward one step.
- Bir adım ileriye ilerle.
Tom was unsure how to proceed.
- Tom nasıl ilerleyeceğinden emin değildi.
The ship proceeded to her destination.
- Gemi hedefine doğru ilerledi.
The ship proceeded to her destination.
- Gemi hedefine doğru ilerledi.
Do you want to get ahead in English?
- İngilizcede ilerlemek istiyor musun?
I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
- İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
Go ahead and ask Tom.
- İlerleyin ve Tom'a sorun.
Stop the enemy's advancement.
- Düşmanın ilerlemesini durdur.
The army slowly advanced across the river.
- Ordu nehir boyunca yavaşça ilerledi.
The soldiers advanced toward the town.
- Askerler şehre doğru ilerledi.
The army advanced up the hill.
- Ordu tepeye kadar ilerledi.
Have you made progress in your studies?
- Çalışmalarında ilerleme kaydettin mi?
The event was forgotten in progress of time.
- Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.
He is a budding singer.
- O, mesleğinde ilerleyen bir şarkıcıdır.