When it had advanced from the wood, it hopped much after the fashion of a kangaroo, using its hind feet and tail to propel it, and when it stood erect, it sat upon its tail.
I can discern your nature and see that even without any arguments (logoi) from me it will propel you to what you say you are drawn towards,.
We need to move forward.
- İlerlememiz gerekiyor.
Could you move forward so we can close the door?
- Kapıyı kapatabilmemiz için biraz ilerler misiniz?
The ship proceeded to her destination.
- Gemi hedefine doğru ilerledi.
How do we proceed from here?
- Biz buradan nasıl ilerleriz?
The ship proceeded to her destination.
- Gemi hedefine doğru ilerledi.
Do you want to get ahead in English?
- İngilizcede ilerlemek istiyor musun?
I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
- İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
Go ahead and ask Tom.
- İlerleyin ve Tom'a sorun.
Stop the enemy's advancement.
- Düşmanın ilerlemesini durdur.
Time passed rapidly and the work didn't advance at all.
- Zaman hızla geçti ve iş hiç ilerlemedi.
They advanced to the river.
- Nehire doğru ilerlediler.
The soldiers advanced toward the town.
- Askerler şehre doğru ilerledi.
The event was forgotten in progress of time.
- Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.
Check the enemy's progress before they reach the town.
- Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.