Aren't you ready to proceed?
- İlerlemek için hazır değil misin?
The pupil has to improve.
- Öğrenci ilerlemek zorunda.
I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
- İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
Do you want to get ahead in English?
- İngilizcede ilerlemek istiyor musun?
It took a while to make headway in modern medicine.
- Modern tıpta ilerlemek biraz zaman aldı.
There's room for improvement.
- İlerleme için yer var.
There's some room for improvement.
- İlerleme için biraz yer var.
What's the chord progression?
- Akort ilerlemesi nedir?
Evolution is not progression, but adaptation.
- Evrim ilerleme değil, fakat adaptasyondur.
Stop the enemy's advancement.
- Düşmanın ilerlemesini durdur.
Wolfgang works for the Max Planck Society for the Advancement of Science.
- Wolfgang Bilimin İlerlemesi için Max Planck Topluluğu için çalışır.
Medical science has made a dramatic advance.
- Tıp bilimi çarpıcı bir ilerleme gösterdi.
Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances.
- Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar.
Have you made progress in your studies?
- Çalışmalarında ilerleme kaydettin mi?
The event was forgotten in progress of time.
- Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.
I worked my way through college.
- Üniversiteye yavaş yavaş ilerleme katettim.
I know my Russian still has a long way to go, but I’m pretty happy with the progress I’ve made.
- Rusçamın hâlâ iyi olmadığını biliyorum fakat kaydettiğim ilerlemeden oldukça mutluyum.
It took a while to make headway in modern medicine.
- Modern tıpta ilerlemek biraz zaman aldı.
We've already made some headway.
- Zaten biraz ilerleme kaydettik.
Progress is a lovely word. But its driving force is change, and change has its enemies.
- İlerleme güzel bir kelimedir. Ama onun itici gücü değişikliktir ve değişikliğin kendi düşmanları vardır.
We need to move forward.
- İlerlememiz gerekiyor.
Move forward one step.
- Bir adım ileriye ilerle.
How do we proceed from here?
- Biz buradan nasıl ilerleriz?
Tom was unsure how to proceed.
- Tom nasıl ilerleyeceğinden emin değildi.
The ship proceeded to her destination.
- Gemi hedefine doğru ilerledi.
Do you want to get ahead in English?
- İngilizcede ilerlemek istiyor musun?
Go ahead and ask Tom.
- İlerleyin ve Tom'a sorun.
I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
- İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
The army advanced up the hill.
- Ordu tepeye kadar ilerledi.
The army slowly advanced across the river.
- Ordu nehir boyunca yavaşça ilerledi.
The advancement of modern medicine was a long process.
- Modern tıbbın ilerlemesi uzun bir süreçti.
We pushed ahead despite the obstacles.
- Engellere rağmen ilerlemeye devam ettik.
The army advanced on the enemy.
- Ordu düşmanın üzerine ilerledi.
They advanced to the river.
- Nehire doğru ilerlediler.
Check the enemy's progress before they reach the town.
- Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
He made good progress in handling this machine.
- O, bu makineyi kullanmada iyi ilerleme kaydetti.
The pupil has to improve.
- Öğrenci ilerlemek zorunda.
There's still room for improvement.
- İlerleme için hâlâ yer var.