ilerleme teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- improvement
There's still room for improvement.
- İlerleme için hâlâ yer var.
He has made a big improvement in tennis.
- O, teniste büyük bir ilerleme kaydetti.
- progression
What's the chord progression?
- Akort ilerlemesi nedir?
Could you write down the chord progression for this song?
- Bu şarkı için akort ilerlemesi yazabilir misin?
- advance
Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances.
- Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar.
Stop the enemy's advancement.
- Düşmanın ilerlemesini durdur.
- progress
Check the enemy's progress before they reach the town.
- Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
The event was forgotten in progress of time.
- Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.
- advancement
The advancement of modern medicine was a long process.
- Modern tıbbın ilerlemesi uzun bir süreçti.
Stop the enemy's advancement.
- Düşmanın ilerlemesini durdur.
- headway
We haven't made much headway.
- Çok ilerleme kaydetmedik.
We've already made some headway.
- Zaten biraz ilerleme kaydettik.
- pickup
- (Askeri) travelling
- (İnşaat) propagate
- driving
Progress is a lovely word. But its driving force is change, and change has its enemies.
- İlerleme güzel bir kelimedir. Ama onun itici gücü değişikliktir ve değişikliğin kendi düşmanları vardır.
- promote
- breakthrough
- (Askeri) propagation
- development
- feed
- forwardness
- (Hukuk) progression, progress, upswing
- increase, growth
- advance, advancement, improvement, progress, progression, headway, breakthrough, development
- rising
- uptrend
- upswing
- going forward, moving ahead, advance
- gain
- expansion
- progress, improvement, advancement
- way
I'm afraid we'll get nowhere doing it this way.
- Korkarım onu bu şekilde yaparak ilerleme kaydedemeyeceğiz.
I know my Russian still has a long way to go, but I’m pretty happy with the progress I’ve made.
- Rusçamın hâlâ iyi olmadığını biliyorum fakat kaydettiğim ilerlemeden oldukça mutluyum.
- scramble
- process
The advancement of modern medicine was a long process.
- Modern tıbbın ilerlemesi uzun bir süreçti.
- proceeding
- push
We pushed ahead despite the obstacles.
- Engellere rağmen ilerlemeye devam ettik.
- ascent
- to progress
- advance of
- march
- improve
There's still room for improvement.
- İlerleme için hâlâ yer var.
There's room for improvement.
- İlerleme için yer var.
- ilerlemek
- advance
- ilerlemek
- (Hukuk) proceed
Aren't you ready to proceed?
- İlerlemek için hazır değil misin?
- ilerlemek
- progress
- ilerleme (fiilen)
- progress
- ilerleme durumu
- (Bilgisayar) progress
- ilerleme ekseni
- (Askeri) axis of advance
- ilerleme galerisi
- (Madencilik,Teknik) heading
- ilerleme göstermek
- get ahead
- ilerleme göstermeyen
- static
- ilerleme hızı
- (Mekanik) feedrate
- ilerleme hızı
- pace
- ilerleme hızı
- feed rate
- ilerleme hızı
- (Askeri) speed of advance
- ilerleme hızı
- going
- ilerleme hızını
- feed-rate
- ilerleme kaydetmek
- (Dilbilim) come along
- ilerleme kaydetmek
- break through
- ilerleme alnı
- heading face
- ilerleme basıncı
- feed pressure
- ilerleme grafiği
- progress chart
- ilerleme göstermek
- make progress
- ilerleme göstermemek
- mark time
- ilerleme göstermeyen
- stillborn
- ilerleme halinde
- in progress
- ilerleme hunisi
- (Jeoloji) adventive cone
- ilerleme kaydetmek
- to make headway, to break through
- ilerleme kaydetmek
- get ahead
- ilerleme kaydetmemek
- get nowhere
- ilerleme konisi
- (Jeoloji) adventive cone
- ilerleme oranı
- feed ratio
- ilerleme raporları
- (Hukuk) regular reports
- ilerleme raporu
- progress report
- ilerleme rezistansı
- driving resistance
- ilerleme sürati
- feed speed
- ilerleme sınırı
- (Askeri) limit of advance
- ilerleme teknikleri
- (Askeri) movement techniques
- ilerleme teknikleri
- (Askeri) propolsion techniques
- ilerleme yapmak
- (Konuşma Dili) make headway
- ilerleme yolu
- means of propulsion
- ilerleme şansı
- opportunity for advancement
- ilerleme-gerileme
- (Askeri) lead-lag
- ilerlemek
- improve
The pupil has to improve.
- Öğrenci ilerlemek zorunda.
- ilerlemek
- {f} march
- ilerlemek
- {f} develop
- ilerlemek
- move
- ilerlemek
- go ahead
I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
- İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
- ilerlemek
- come along
- ilerlemek
- rise
- ilerlemek
- forge
- ilerle
- go on
- ilerlemek
- go on
- el ile ilerleme
- (Bilgisayar) manual advance
- ilerlemek
- march forward
- ilerlemek
- strike
- ilerlemek
- come to the fore
- ilerlemek
- march on
- ilerlemek
- move ahead
- ilerlemek
- pick up
- ilerlemek
- wheel
- ilerlemek
- get better
- ilerlemek
- keep
- ilerlemek
- move along
- ilerlemek
- get on
- ilerlemek
- move forward
- ilerlemek
- pick
- ilerlemek
- go
- ilerlemek
- get down to
- ilerlemek
- (deyim) get off the ground
- ilerlemek
- proceed with
- ilerlemek
- run
- ilerlemek
- hold
- ilerlemek
- get ahead
Do you want to get ahead in English?
- İngilizcede ilerlemek istiyor musun?
- ilerlemek
- get on (with)
- teknolojik ilerleme
- (Denizbilim) technological creep
- ilerle
- proceed with
- ilerle
- move forward
Could you move forward so we can close the door?
- Kapıyı kapatabilmemiz için biraz ilerler misiniz?
Move forward one step.
- Bir adım ileriye ilerle.
- ilerle
- {f} proceeding
- ilerle
- proceed
He has no distinct idea of how to proceed.
- Onun nasıl ilerleyeceği konusunda hiçbir belirgin fikri yok.
How do we proceed from here?
- Biz buradan nasıl ilerleriz?
- ilerle
- got ahead
- ilerle
- {f} proceeded
The ship proceeded to her destination.
- Gemi hedefine doğru ilerledi.
- ilerle
- get ahead
Do you want to get ahead in English?
- İngilizcede ilerlemek istiyor musun?
- ilerle
- march on
- ilerle
- go ahead
Go ahead and ask Tom.
- İlerleyin ve Tom'a sorun.
I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
- İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
- ilerle
- advance
Stop the enemy's advancement.
- Düşmanın ilerlemesini durdur.
They advanced to the river.
- Nehire doğru ilerlediler.
- ilerle
- went ahead
- ilerle
- gone ahead
- ilerleme kaydetmek
- approach
- ilerlemek
- get a long
- ilerlemek
- draw
- ilerlemek
- go along
- ilerlemek
- plough
- ilerlemek
- go forward
- ilerlemek
- approach
- ilerlemek
- gain ground
- ilerlemek
- pass
- ilerlemek
- put
- ilerle
- {f} advanced
The army slowly advanced across the river.
- Ordu nehir boyunca yavaşça ilerledi.
They advanced to the river.
- Nehire doğru ilerlediler.
- ilerle
- go#ahead
- ilerlemek
- make headway
It took a while to make headway in modern medicine.
- Modern tıpta ilerlemek biraz zaman aldı.
- ilerlemek
- make way
- ilerlemek
- ın advance
- İlerlemek
- move on
- ağır ilerleme
- jogtrot
- güçlükle ilerleme
- scramble
- hızlı ilerleme
- (Hukuk) rapid progress
- ilerle
- progress
The event was forgotten in progress of time.
- Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.
The rough terrain checked the progress of the hikers.
- Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi.
- ilerlemek
- keep going
- ilerlemek
- move on
- ilerlemek
- to increase, grow; to advance, progress
- ilerlemek
- run on
- ilerlemek
- forge ahead
- ilerlemek
- make progress
- ilerlemek
- get along
- ilerlemek
- push on
- ilerlemek
- to be well into (a period of time): Gece bir hayli ilerlediğinde şarkı söylemeye başladı. When the night was well advanced he began to sing
- ilerlemek
- (for time) to pass, get on: Vakit ilerliyor. Time's getting on
- ilerlemek
- (for a disease) to get progressively worse; to spread
- ilerlemek
- to go forward, to move ahead, to move along, to advance; (time) to pass; to develop, to progress, to advance, to improve, to get better, to better, to come on, to come along, to make headway
- ilerlemek
- make one's way
- ilerlemek
- advance , go-ahead
- ilerlemek
- to go forward, move ahead, advance
- ilerlemek
- to progress, improve, advance
- ilerlemek
- (for a timepiece) to gain time
- ilerlemek
- gain
- ilerlemek
- (deyim) wear on
- ilerlemek
- boom
- ilerlemek
- frame
- ilerlemek
- troop
- ilerlemek
- goon
- ilerlemeler
- advance
Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances.
- Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar.
Japanese industry has made great advances since the war.
- Japon endüstrisi savaştan beri büyük ilerlemeler kaydetti.
- meslek ilerleme programı
- (Askeri) job progression ladder
- müstakil işletmeler dairesi; özel harekat havacılığı; ilerleme hızı; taarruz dur
- (Askeri) separate operating agency; special operations aviation; speed of advance; status of action; sustained operations ashore
- yavaş ilerleme
- crawl
- ırmakta sal ile ilerleme
- rafting