The neglected room remained unoccupied.
- İhmal edilen oda boş kaldı.
The new park turned into one of the most neglected places in the city.
- Yeni park, kentin en çok ihmal edilen yerlerinden birine dönüştü.
Tom neglected his work.
- Tom işini ihmal etti.
I neglected to note it in my calendar.
- Onu takvimime not etmeyi ihmal ettim.
She completely ignored me.
- O beni tamamen ihmal etti.
Tom neglected his work.
- Tom işini ihmal etti.
Tom was accused of neglecting his duty.
- Tom görevini ihmal etmekle suçlandı.
She completely ignored me.
- O beni tamamen ihmal etti.