That attitude of his is quite disgusting.
- Onun bu tutumu oldukça iğrençtir.
Her thick makeup is disgusting.
- Onun koyu makyajı iğrençtir.
That is one of the most hideous paintings I have ever seen.
- O şimdiye kadar gördüğüm en iğrenç resimlerinden biridir.
What a hideous-looking couch.
- Ne iğrenç görünümlü bir kanepe.
I wonder why Tom was in such a foul mood.
- Tom'un neden böyle bir iğrenç ruh hali içinde olduğunu merak ediyorum.
We must get rid of this foul garbage right away.
- Bu iğrenç çöpten hemen kurtulmalıyız.
Do you find me repulsive?
- Beni iğrenç buluyor musunuz?
Smoking is a repulsive habit.
- Sigara içmek iğrenç bir alışkanlıktır.
It looks really yucky.
- O gerçekten iğrenç görünüyor.
It looks yucky to me.
- O benim için iğrenç görünüyor.
Spiders are loathsome little creatures.
- Örümcekler iğrenç küçük yaratıklardır.
War is a loathsome business.
- Savaş iğrenç bir iştir.
I heard that they found the footprints of an abominable snowman in the Himalayas.
- İğrenç bir kardan adamın ayak izlerini Himalayalarda bulduklarını duydum.
I heard that footprints of an abominable snowman have been discovered in the Himalayas.
- İğrenç bir kardan adamın ayak izlerinin Himalayalarda keşfedildiğini duydum.
Ana's boyfriend is so cloying. He's always trying to kiss her and hold her hand.
- Ana'nın erkek arkadaşı çok iğrenç. O her zaman onu öpmeye ve onun elini tutmaya çalışıyor.
Tom's shoes are dirty.
- Tom'un ayakkabıları iğrenç.
Tom told some dirty jokes.
- Tom bazı iğrenç fıkralar anlattı.
Such an idea is abhorrent to her.
- Böyle bir fikir onun için iğrenç.
You filthy beast, get out of here!
- Seni iğrenç canavar, buradan defol!
Wisdom and goodness to the vile seem vile.
- Alçak için bilgelik ve iyilik iğrenç görünüyor.
It's morally repugnant.
- Bu ahlaken iğrençtir.
My roommate is so disgusting.
- Oda arkadaşım çok iğrenç.
The magazine is researching the most disgusting insects on the planet.
- Dergi gezegendeki en iğrenç böcekleri araştırıyor.
Rat whiskers are gross.
- Sıçan bıyıkları iğrençtir.
You saved all your baby teeth in this matchbox? That's gross!
- Bütün bebek dişlerini bu kibrit kutusunda biriktirdin mi? Bu iğrenç!
You're really revolting!
- Sen gerçekten iğrençsin!
I can't believe that Tom said such hateful things about Mary.
- Tom'un Mary hakkında böylesine iğrenç şeyler söylediğine inanamıyorum.
His nasty face doesn't scare me even a bit.
- Onun iğrenç yüzü beni biraz bile korkutmadı.
She's nasty and mean.
- O, iğrenç ve pintidir.
I'm afraid of cockroaches, because they are disgusting and ugly.
- Hamam böceklerinden korkuyorum çünkü onlar iğrenç ve çirkinler.
Your jokes were offensive.
- Tom'un fıkraları iğrenç.
Tom's jokes are offensive.
- Tom'un esprileri iğrenç.
Sami might have committed this heinous act.
- Sami bu iğrenç eylemi işlemiş olabilirdi.
Tom was the victim of a heinous crime.
- Tom iğrenç bir suçun kurbanıydı.
You filthy beast, get out of here!
- Seni iğrenç canavar, buradan defol!
I wish I could say this was shocking.
- Keşke bunun iğrenç olduğunu söyleyebilsem.
It looks yucky to me.
- O benim için iğrenç görünüyor.
It looks really yucky.
- O gerçekten iğrenç görünüyor.
Do people ever accuse you of being obnoxious?
- İnsanlar seni hiç iğrenç olmakla suçluyorlar mı?
Tom is really obnoxious, isn't he?
- Tom gerçekten iğrenç, değil mi?
It made me feel lousy.
- Bu beni iğrenç hissettirdi.
Tom said he felt nauseous.
- Tom iğrenç hissettiğini söyledi.
She's just a bit nauseous.
- O sadece biraz iğrenç.
A putrid smell came up out of the hole in the ground.
- Yerdeki delikten iğrenç bir koku çıktı.
Such an idea is abhorrent to her.
- Böyle bir fikir onun için iğrenç.