Onunla gidemediğim için üzgünüm.
- I am sorry that I could not go with her.
Sizi beklettiğim için üzgünüm.
- I am sorry to have kept you waiting.
Onu işittiğime üzüldüm.
- I am sorry to hear that.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry I'm so late.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry to be late.
Affedersiniz ama bu video artık mevcut değil.
- I'm sorry, but it's no longer available.
Affedersiniz fakat söylediğinizi anlamadım.
- I'm sorry, but I didn't catch what you said.
... LARRY PAGE: Sorry. ...
... MR. LEHRER: Mr. President, I'm sorry ' ...