Don't interpret their silence as obedience.
- Onların sessizliğini itaat olarak yorumlama.
The duty of a daughter is in obedience.
- Bir kızın görevi itaattir.
There was no option but to obey.
- İtaat etmekten başka bir seçenek yoktu.
I can't do anything but obey him.
- Ona itaat etmekten başka bir şey yapamıyorum.
I will not tolerate such subordination.
- Ben böyle itaate katlanmayacağım.
We have the alternative of death and submission.
- Ölüm ve itaat alternatifimiz var.
There was no option but to obey.
- İtaat etmekten başka bir seçenek yoktu.
I intend to obey those orders.
- Ben o emirlere itaat etmek niyetindeyim.