i̇skelet

listen to the pronunciation of i̇skelet
Türkçe - İngilizce

i̇skelet teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

iskelet
skeleton

I heard they found a skeleton buried in the basement of a house on Park Street. - Onların Park caddesindeki bir evin bodrumunda gömülmüş bir iskelet bulduklarını duydum.

He's so thin that he looks like a skeleton. - O, o kadar zayıftır ki bir iskelet gibi görünüyor.

iskelet
structure
iskelet
scrag
iskelet
skeletal

I finally understand the skeletal system. - Sonunda iskelet sistemini anlıyorum.

iskelet
carcass

A carcass has been found at the urban park. - Şehir parkında bir iskelet bulundu.

iskelet
carcase
iskelet
atomy
iskelet
framework, structural frame
iskelet
bones

The bones form a skeleton. - Kemikler bir iskelet oluşturur.

The bones build up a skeleton. - Kemikler bir iskelet meydana getirir.

iskelet
outline
iskelet
skeleton; framework; skeleton, weed
iskelet
framework

The whole framework was made of iron. - Bütün iskelet demirden yapıldı.

The building will be made of concrete on a steel framework. - Yapı, çelik iskelet üzerine betondan yapılacaktır.

iskelet
frame

The frame of the building is now complete. - Binanın iskeleti artık tamamlandı.

The building will be made of concrete on a steel framework. - Yapı, çelik iskelet üzerine betondan yapılacaktır.

iskelet (binaya ait)
framework
iskelet gibi
skinny
iskelet gibi
very thin
iskelet gibi
(deyim) a bag of bones
iskelet kas
(Tıp) skeletal muscle
iskelet kıyısı
skeleton coast
kas-iskelet
(Tıp) musculoskeletal
iskelet
framing
iskelet
fabric
demir iskelet
ironwork
deri-iskelet
(Denizbilim) dermoskeleton
iskelet
weed
iskelet
anatomy
iskelet eğri
(Çevre) skeleton curve
iskelet fiksasyonu
(Tıp) skeletal fixation
iskelet gibi
skeletal, emaciated
iskelet gibi
like a bag of bones
iskelet gibi
scraggy
iskelet gibi
skeletal
iskelet gibi
very thin, skinny, like a skeleton
iskelet gibi
rawboned
iskelet gibi kimse
skeleton
iskelet gibi yapmak
skeletonize
iskelet kası gevşeticisi
(Tıp) skeletal muscle relaxants
iskelet kepçesi
framework bucket
iskelet kod
skeletal code
iskelet kodlama
skeletal coding
iskelet tipi kelepçe
skeleton-type bucket
iskelet tipi kepçe
skeleton type bucket
iskelet titreşimi
(Kimya) skeletal vibration
iskelet toprak
skeletal soil
iskelet yapı
skeleton structure
iskelet yapısı
skeletal structure
iskelet yordam
skeletal routine
iskelet yöneticisi
skeleton supervisor
iskelet çıtası
framework moulding
iskelet şeması
skeleton diagram
iç iskelet
endoskeleton
iç-iskelet
(Jeoloji) endoskeleton
kafes iskelet
(İnşaat) framed structure
kentsel iskelet
urban skeleton
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Fr. Vücudun kemik çatısı
kadit
teşrih
iskelet
Kuru, çıplak: "Yürüdük, yürüdük, yaprakları düşmüş iskelet bir ormanın içine geldik."- Ö. Seyfettin
iskelet
Çok zayıf
iskelet
Bir şeyi oluşturan temel çatı
iskelet
Bi şeyi oluşturan temel çatı
iskelet
İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı, teşrih
iskelet
Bir eserin genel planı
iskelet
Yumuşak bölümleri dökülmüş, ölü bir vücudun kemiklerinin bütünü
iskelet
Kuru, çıplak
iskelet
Bir şeyi oluşturan temel çatı: "Yanımızdaki genç, yolun ötesinde bir bina iskeleti gösterdi."- F. R. Atay. Çok zayıf
iskelet mobilya
Esas taşıyıcı kısımları masif ağaç malzemeden yapılan ve oturma grubuna giren koltuk, kanepe, sandalye, kolçaklı sandalye, sallanan koltuk vb. mobilya
i̇skelet