The south had no money to rebuild.
- Güneylilerin yeniden inşa etmek için hiç parası yoktu.
Layla wanted to rebuild her marriage.
- Leyla evliliğini yeniden inşa etmek istedi.
We came here to build a new town.
- Yeni bir kasaba inşa etmek için buraya geldik.
His plan is to build a bridge over that river.
- Onun planı o nehir üzerinde bir köprü inşa etmektir.
Tom has a son who is a construction worker.
- Tom'un inşaat işçisi olan bir oğlu var.
A crane raises heavy construction materials.
- Bir vinç ağır inşaat malzemelerini kaldırır.
The children are building sand castles on the beach.
- Çocuklar sahilde kumdan kaleler inşa ediyorlar.
Many years have been spent in building the tower.
- Kulenin inşa edilmesinde yıllar harcandı.
They built a safe building for earthquakes.
- Onlar deprem için güvenli bir bina inşa etti.
So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
- Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
Sandbags can be used to erect a temporary wall to protect against floods.
- Kum torbaları sele karşı korumak için geçici bir duvar inşa etmek için kullanılabilir.
Japan has to reconstruct its economy.
- Japonya, ekonomisini yeniden inşa etmek zorunda.