işçilik

listen to the pronunciation of işçilik
Türkçe - İngilizce
labour
workmanship

These machines are distinguished by particularly high-quality workmanship. - Bu makineler, özellikle yüksek kaliteli işçilik ile ayırt edilir.

These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship. - Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir.

worker's pay; workmanship
work, effort
(Ticaret) labor cost
labor

The stated price does not include labor charges. - Belirtilen fiyat işçilik ücretini içermez.

We need to reduce labor costs. - İşçilik maliyetlerini azaltmamız gerekiyor.

(Ticaret) wage
işçi
employee

They consider him their best employee. - Onu en iyi işçileri olarak düşünüyorlar.

I had to make up for three other employees, who were laid off yesterday. - Dün işten atılan diğer üç işçiyi tazmin etmek zorunda kaldım.

işçi
worker

As businesses failed, workers lost their jobs. - İşler başarısız sonuçlanınca işçiler işlerini kaybettiler.

Workers are taking a financial beating in the employment crisis. - İşçiler iş krizinde mali yenilgi alıyorlar.

işçi
workman

The workman died from the explosion. - İşçi patlamadan dolayı öldü.

These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship. - Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir.

işçilik hatası
faulty workmanship
işçi
{i} man

It's important to unite as many workers as possible. - Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.

Many of the workers died of hunger. - İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.

işçi
laborer

We saw laborers blasting rocks. - Kayaları patlatan işçiler gördük.

The laborers are murmuring against their working conditions. - İşçiler çalışma şartlarına karşı söyleniyorlar.

işçi
roustabout
işçi
working man
işçi
{i} workingman
işçi
workpeople
direkt işçilik
(Ticaret) direct labour
direkt işçilik
(Ticaret) direct labor
işçi
operative
işçi
mechanical man
işçi
proletarian
işçi
peon
işçi
Labour
işçi
labourer

He's a labourer on a riverboat. - O bir nehir botunda bir işçidir.

işçi
hand

I'm a pretty good handyman. - Ben oldukça iyi bir işçiyim.

Tom used to be our handyman. - Tom bizim hünerli işçimizdi.

işçi
workmen

Here is a sample of the work of one of our workmen. - İşte bizim işçilerden birinin işinin bir örneği.

The workmen didn't go down into the mine that night. - İşçiler o gece madene inmedi.

basit işçilik
(Ticaret) common labour
direkt işçilik giderleri
(Ticaret) direct labour expenses
direkt işçilik maliyeti
(Ticaret) direct labour cost
endirekt işçilik
(Ticaret) non-productive labor
endirekt işçilik
(Ticaret) unproductive wages
işçi
worker, workman, employee, labourer, laborer
işçi
soldier
işçi
prole
işçi
worker; workman
işçi
slang trickster; cardsharp
işçi
labourer [Brit.]
işçi
oar
işçi
wright
kaba işçilik
rustic work
kusurlu işçilik
(Ticaret) faulty workmanship
kusurlu işçilik
defective workmanship
niteliksiz işçilik
(Gıda) poor workmanship
reel işçilik maliyeti
(Ticaret) real labor cost
ucuz işçilik
shoddy workmanship
Türkçe - Türkçe
İşçi olma, işçi niteliğinde olma durumu
Yaptığı iş karşılığı işçiye verilen ücret
İşçi emeği, yapılış, işleme niteliği
Yaptığı iş karşılığı işçiye verilen ücret. İşçi emeği, yapılış, işleme niteliği: "Hepsi de uslûp ve işçilik bakımından aynı milletin damgasını taşımaktadır."- Y. K. Karaosmanoğlu
işçi
Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse: "Gazetelere daha ziyade biz işçiler sahiptik."- H. C. Yalçın
işçi
Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el uzluğunu kullanarak ücretle çalışan kimse
işçi
Toplu olarak yaşayan böceklerde üreme yeteneğinde olmayan, topluluğun işlerini gören dişi veya erkek