I'm disgusted and disappointed.
- İğrenmiştim ve hayal kırıklığına uğramıştım.
When Tom ate some food that had fallen on the floor, Mary looked disgusted.
- Tom yere düşen biraz yiyeceği yediğinde Mary iğrenmiş görünüyordu.
I think it's disgusting.
- Bunun iğrenç olduğunu düşünüyorum.
Her thick makeup is disgusting.
- Onun koyu makyajı iğrençtir.