içme

listen to the pronunciation of içme
Türkçe - İngilizce
swig

If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets. - Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.

drinking

Drinking on an empty stomach is bad for your health. - Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.

We have to stop him from drinking any more. - Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.

drinking; mineral spring
potation
absorb

Absorbing information on the internet is like drinking water from a fire hydrant. - İnternette bilgi çekmek yangın musluğundan su içmek gibidir.

içme suyu
drinking water

The Great Lakes supply drinking water. - The Great Lakes içme suyu sağlar.

It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it. - İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.

içmek
drink

Drinking much is dangerous. - Çok fazla içmek tehlikelidir.

Too much drinking will make you sick. - Çok fazla içmek seni hasta edecek.

içme suyu
potable water
içme suyu
drinking water, potable water
içme suyu ile geçen
waterborne
içilecek şeylerden pek çok içme
thing to drink a lot of drinking
içki içme
libation
sigara içme
smoke

You must not smoke till you grow up. - Büyüyünceye kadar sigara içmemelisin.

Please do not smoke here. - Burada sigara içmeyin, lütfen.

içme suyu
potable water supply
içme suyu
(Gıda) table water
içmek
dispose of
içmek
smoke

You must go outside if you want to smoke. - Sigara içmek istiyorsan, dışarı çıkmalısın.

It's not OK to smoke here. - Burada sigara içmek yasaktır.

içmek
(deyim) bend one's elbow
sigara içme salonu
foyer
sigara içme yasağı
smoking ban
yeme içme
(Turizm) refreshments
yeme içme
food & beverage
yeme içme
(Ticaret) catering

I arranged catering for tomorrow's party. - Yarınki parti için yeme içme işini düzenledim.

içme suyu
running water
içmek
imbibe
içmek
have

Would you like to go out to have a drink somewhere? - Bir yerde içki içmek için dışarı çıkmak ister misiniz?

I would like to have some water. - Biraz su içmek istiyorum.

içmek
partake
ant içme
swearing
içmek
drink to

It is dangerous to drink too much. - Çok fazla içki içmek tehlikelidir.

I don't want to drink too much coffee. - Çok fazla kahve içmek istemiyorum.

içmeler
health spa
yeyip içme
eat and drink
yiyip içme
junket
alkol içme
humect
bar bar dolaşıp içki içme
pub crawl
bir dikişte içme
swig
içmek
(sağlığa vb.) propose
içmek
to eat (soup)
içmek
have a drink

I would like to go and have a drink. - Gitmek ve bir içki içmek istiyorum.

Tom asked me if I wanted to have a drink. - Tom bana içmek isteyip istemediğimi sordu.

içmek
pull
içmek
to drink alcoholic beverages, drink, imbibe. içtikleri su ayrı gitmemek to be very close friends
içmek
to drink, imbibe, consume (something) by drinking it
içmek
(çorba) eat
içmek
(for something) to absorb, drink, drink up (fluid): Toprak suyun hepsini içti. The soil absorbed all of the water
içmek
knock back
içmek
swig
içmek
slosh down
içmek
slosh
içmek
indulge
içmek
belt down
içmek
to drink, to have, to consume, to imbibe; to smoke, to puff
içmek
{i} drinking

Drinking much is dangerous. - Çok fazla içmek tehlikelidir.

Drinking on an empty stomach is bad for your health. - Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.

içmek
sosk
içmek
booze

Booze is the answer, but now I can't remember the question. - İçki içmek cevaptır ama şimdi soruyu hatırlayamıyorum.

içmek
carouse
içmek
quaff
içmek
absorb

Absorbing information on the internet is like drinking water from a fire hydrant. - İnternette bilgi çekmek yangın musluğundan su içmek gibidir.

içmek
suck
içmek
inhale
içmeler
spa
içmeler
mineral springs
yeme-içme faaliyeti
(Turizm) board activity
yeme-içme sektörü
(Turizm) refreshments sector
çok içki içme
splice
şerefe içme
pledge
şerefe içme
toast
Türkçe - Türkçe
İçmek işi: "Lokantaya bir iki kadeh rakı içmeye giderdi."- A. Ş. Hisar. İçmeler
bakınız: İçmeler
İçmek işi
içme suyu
İçilebilecek nitelikte olan su
içmek
İçki kullanmak
içmek
Sigara, nargile vb.nin dumanını içe çekmek: "Evinden pek seyrek zamanlarda içtiği nargilesini istedi."- H. E. Adıvar
içmek
İçine çekmek, emmek
içmek
Sigara, nargile vb.nin dumanını içe çekmek
içmek
Bir şey bir sıvıyı içine çekmek, emmek. İçki kullanmak: "O akşam saat ikiye kadar içtiler."- Ö. Seyfettin
içmek
Bir sıvıyı ağza alıp yutmak: "Bir oluktan buz gibi bir su içtik."- S. F. Abasıyanık
içmek
Bir sıvıyı ağza alıp yutmak
içmeler
İçinde birtakım mineraller ve tuzlar bulunan, suyu ilâç olarak ve çoğunlukla iç sürdürmek için içilen kaynak
yeme içme
Türlü içecek ve yiyeceklerle beslenme
İçme
(Osmanlı Dönemi) CEZB
İçme
(Osmanlı Dönemi) İGTİLAL
İçmek
parlatmak
İçmek
(Osmanlı Dönemi) NEŞEF
İçmek
tüttürmek
İçmeler
içmece
içme