içerisinde teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- within
Within days, Japan captured the American island of Guam.
- Birkaç gün içerisinde, Japonya, Amerikan Guam adasını ele geçirdi.
The police were at Tom's door within three minutes after the phone call.
- Telefon aramasından sonra üç dakika içerisinde polisler Tom'un kapısındaydılar.
- inside
There's something inside this box.
- Bu kutunun içerisinde bir şey var.
Get all these people inside the cave.
- Mağaranın içerisindeki bütün bu insanları alın.
- inside of
- interior
- içeri
- in
- içinde, içerisinde
- (Hukuk) within
- içeri
- {s} indoor
Do you wear shoes indoors?
- İçeride ayakkabı giyer misin?
We are eating breakfast indoors.
- Biz içeride kahvaltı ediyoruz.
- içeri
- indoors
I prefer to stay indoors.
- Ben içeride kalmayı tercih ederim.
We are eating breakfast indoors.
- Biz içeride kahvaltı ediyoruz.
- içeri
- clink
- içeri
- (Bilgisayar) outset
- yıl içerisinde
- yearly
- belirtilen süre içerisinde
- within the time specified amount of time
- belirtilen süre içerisinde
- within the specified period of time
- içeri
- go inside
- İçeri
- come inside
- bir saat içerisinde alabilirsiniz
- You can pick it up in an hour
- bolluk içerisinde yaşamak
- ride the gravy train
- bugün içerisinde alabilirsiniz
- You can pick it up later today
- hızlı gelişme içerisinde
- with rapid strides
- içeri
- (moving) in, inside, within; indoors; into the interior; inland: Feriha içeri girdi. Feriha went inside. Büyük İskender ordusunu içeri yürütmeye karar verdi. Alexander the Great decided to march his army into the interior
- içeri
- inside, interior; clink, the cooler, the nick, the can" " kodes; in, inside, to the inside
- içeri
- within
Apparently, we'll be getting a raise within two months.
- Görünüşe göre, biz iki ay içerisinde bir artış alacağız.
Within days, Japan captured the American island of Guam.
- Birkaç gün içerisinde, Japonya, Amerikan Guam adasını ele geçirdi.
- içeri
- (a person's) true self, heart, soul
- içeri
- (Konuşma Dili) jail, prison
- içeri
- inside, interior, inner part: Evin dışı çirkin, fakat içerisi güzel. The house's exterior is ugly, but its interior is attractive
- içeri
- inner, interior, inside: içeri daire the inner apartment
- kapsamı içerisinde olmak
- fall under
- liste içerisinde
- (Bilgisayar) my list has
- sinerji içerisinde
- synergistically
- tam bir gizlilik içerisinde
- in strict confidence