Burada daha uzun kalmak istiyorum.
- I want to stay here longer.
Filmi görmek istiyorum.
- I want to see the movie.
Ben seni onun sevdiğinden daha çok seviyorum.
- I love you better than he.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than him.
Keşke uyarılarını dinleseydim.
- I wish I had listened to your warnings.
Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
- I wish you would shut the door when you go out.
Onu kim icat etti acaba?
- I wonder who invented it.
Bu düğmeye basarsam ne olur acaba?
- I wonder what happens if I press this button.
Onu işittiğime üzüldüm.
- I am sorry to hear that.
Bence Mary makyaj yapmak için çok genç.
- I think Mary is too young to wear makeup.
Bence yarın yağmur yağmayacak.
- I think it won't rain tomorrow.
Onun çıldıracağına bahse girerim.
- I bet he will get mad.
Dave'in yeni arabası için epeyce para ödediğine bahse girerim.
- I bet Dave paid a pretty penny for his new car.
Tom'un iyi bir öğretmen olacağına eminim.
- I bet Tom would be a good teacher.
Tom'un gülmeyi hâlâ durdurmadığından eminim.
- I bet Tom still hasn't stopped laughing.
Tamam, sanırım anladım.
- OK, I think I got it.
Anladım, bu yüzden saçmalık yok, değil mi?
- I got it, so no bullshit, okay?
Umuyorum ki,Japonya anayasaya göre hareket edecek.
- I hope that Japan will abide by its Constitution.
Umarım otobüs çok geçmeden gelir.
- I hope the bus will come before long.
Umarım iyi bir yolculuk geçirirsin.
- I hope you have a good trip.
Umarım ünlü biri benim şarkılarımdan birini çalar.
- I hope someone famous sings one of my songs.
Umarım biri bunu kaydediyor.
- I hope someone is recording this.
Çirkinsin ama seni seviyorum.
- You're ugly... but I love you.
Seni seviyorum ve seninle evlenmek istiyorum.
- I love you and I want to marry you.
Amacını anlıyorum, Tom.
- I see your point, Tom.
Bunu daha önce yaptığını anlıyorum.
- I see you've done this before.
Kanımca Tom'un çok iyi bir işi yok.
- I think Tom doesn't have a very good job.
Sanırım yakında tüm işleri bitirmiş olacaksınız.
- I think you will have done all the work soon.
Sanırım dinlensen iyi olur; hasta görünüyorsun.
- I think you'd better take a rest; you look ill.
Galiba mektubun şu kitabın altında.
- I think your letter is under that book.
Galiba beş senedir evliler.
- I think they have been married for five years.
Sanırım Tom'a çok kötü bir şey oldu.
- I think something terrible has happened to Tom.
Sanırım bir şey yanıyor.
- I think something's burning.
Başka birini istemiyorum. Seni istiyorum.
- I don't want someone else. I want you.
Başka kız arkadaş istemiyorum. Seni istiyorum.
- I don't want another girlfriend. I want you.
Acaba evrende yalnız mıyız diye merak ediyorum.
- I wonder if we're alone in the universe.
Acaba Oka Bey İngilizce öğretecek mi?
- I wonder if Mr. Oka will teach English.
Garajda sana ihtiyacım var.
- I need you in the garage.
Bu yüzden sana ihtiyacım var.
- That's why I need you.
Ben emin değilim ama sanırım öyle.
- I'm not certain, but I think so.
Ah ..... evet, ben öyle düşünüyorum.
- Uh.....yes, I think so.
Evet. Ben de öyle düşünüyorum.
- Yeah. I think so, too.
Onu senin için yapmaya itirazım yok.
- I don't mind doing that for you.
İstersen burada uyuyabilirsin. İtirazım yok.
- You can sleep here if you want. I don't mind.
Onun arabası eyaletler arası yolda bozuldu.
- Her car broke down on the interstate.
Geçen gün yoğun bir eyaletler arası yolun ortasında benzinim bitti.
- The other day I ran out of gas in the middle of a busy Interstate.
It ill beseemes a knight of gentle sort, / Such as ye haue him boasted, to beguile / A simple mayd, and worke so haynous tort, / In shame of knighthood, as I largely can report.