Nature photos of animals taken in complete tranquility and serenity, are truly masterpieces.
- Hayvanların huzur ve sükunet içinde çekilen doğa resimleri gerçekten şaheserdir.
They made a fool of him in the presence of ladies.
- Bayanların huzurunda onu aptal yerine koydular.
You must take off your hats in the presence of ladies.
- Hanımefendilerin huzurunda şapkalarınızı çıkarmak zorundasınız.
Nature photos of animals taken in complete tranquility and serenity, are truly masterpieces.
- Hayvanların huzur ve sükunet içinde çekilen doğa resimleri gerçekten şaheserdir.
Conversion was peaceful and gradual.
- Dönüşüm huzurlu, yavaş yavaş oldu.
Marriage, in peace, is this world's paradise; in strife, this life's purgatory.
- Huzurlu evlilik bu dünyanın cennetidir, çekişmeli evlilik bu dünyanın arafıdır.
I never feel comfortable in his presence.
- Onun huzurunda asla rahat hissetmem.
I feel restless when I have to wait too long for my friend to show up.
- Arkadaşımın gelmesini çok uzun süre beklemek zorunda kaldığımda huzursuz hissediyorum.
Tom was impatient and restless.
- Tom sabırsız ve huzursuzdu.
The strike had not been peaceful, however, and Rev. Martin Luther King, Jr. begged both sides to be patient and calm.
- Ancak, grev huzurlu olmamıştı ve Aziz Martin Luther King, Jr her iki taraftan sabırlı ve sakin olmasını rica etti.
Tom is ill at ease among strangers.
- Tom yabancılar arasında huzursuz.
I saw at once that he was ill at ease.
- Onun huzursuz olduğunu hemen anladım.
Tom just wanted some peace and quiet.
- Tom sadece biraz huzur ve sessizlik istedi.
Even at nighttime, it was not quiet and peaceful any more.
- Gece vakti bile olsa, artık sessiz ve huzurlu değil.