Yüzlerce kuş gözüme ilişti.
- I caught sight of hundreds of birds.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.
- The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour.
Burası üç yıldızlı bir oteldir; bir gece üç yüz dolardır.
- This is a three-star hotel; three hundred dollars a night.
Yüzlerce ailenin evi yakılmıştı.
- The homes of hundreds of families were burned.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Yüzüncü doğum gününden birkaç gün önce vefat etti.
- He passed away several days before his hundredth birthday.
Yüzüncü doğum gününde birkaç gün içerisinde öldü.
- He died within a few days of his hundredth birthday.
Overall, the top a hundred and seventy-five executives at the companies.
... We connect hundreds of millions of people ultimately around the ...
... the stars, you can then begin to navigate over hundreds, thousands of miles in the ocean. ...