Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
- When angry, count ten; when very angry, a hundred.
Burası üç yıldızlı bir oteldir; bir gece üç yüz dolardır.
- This is a three-star hotel; three hundred dollars a night.
O, yüzüncü doğum gününden birkaç gün önce öldü.
- He died a few days before his hundredth birthday.
Yüzüncü doğum gününden birkaç gün önce vefat etti.
- He passed away several days before his hundredth birthday.
Yüzde yüz kesin emin değilim.
- I'm not a hundred percent sure.
Seni yüzde yüz destekliyorum.
- I support you one hundred percent.
On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.
- Ten, twenty, thirty, forty, fifty, sixty, seventy, eighty, ninety, one hundred.
Kanser tek değil fakat yüzlerce farklı hastalıklardan biridir.
- Cancer is not one but more than one hundred distinct diseases.
Havaalanında yüzlerce taksi vardı,hepsi iş için çığırtkanlık yapıyorlardı.
- There were hundreds of taxis at the airport, all touting for business.
Yüzlerce ailenin evi yakılmıştı.
- The homes of hundreds of families were burned.
Dört yüz elli siyah pilot gruptaydı.
- Four hundred fifty black pilots were in the group.
İyi haber! Bu, Klingon dilindeki dört yüz kırk dördüncü cümle.
- Good news! This is the four hundred forty-fourth sentence in Klingon.
Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.
- The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour.
Onlar yaklaşık beş yüz yıl önce Peru'da imparatorluklarını kurdular.
- They built their empire in Peru about five hundred years ago.
Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.
- One hundred, two hundred, three hundred, four hundred, five hundred, six hundred, seven hundred, eight hundred, nine hundred, one thousand.
O, yüzüncü doğum gününden birkaç gün önce öldü.
- He died a few days before his hundredth birthday.
Yüzüncü doğum gününden birkaç gün önce vefat etti.
- He passed away several days before his hundredth birthday.
Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
- This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
Bu parkta iki yüz kadar çok sayıda kiraz ağaçları vardır.
- There are as many as two hundred cherry trees in this park.
Overall, the top a hundred and seventy-five executives at the companies.
He made a hundred in the historic match.
We busted our tails and won, we gave 110%.
I had to get up at oh dark hundred to catch a plane.
He has a one hundred percent record of success.
This drink is 100% organic.
I was among the first division to leave the long detested prison that for three hundred weary days had been my horrible lodging place.
... What we did, in a legislature 87 percent Democrat, we worked together. Two hundred legislators ...
... things that happen unconsciously. One hundred and fifty years ago, there was no idea of ...