hububat

listen to the pronunciation of hububat
Türkçe - İngilizce
cereals, grains
grain (the harvested seeds of any of the cereal plants)
cereal

She prefers whole-grain cereals. - O tam tahıllı hububatı tercih eder.

Tom usually sits at the kitchen table and eats cereal while reading the morning paper. - Tom genellikle mutfak masasında oturur ve sabah gazetesini okurken hububat yer.

(Hukuk) cereals

Rye, wheat, and barley are cereals. - Çavdar, buğday ve arpa, hububattırlar.

She prefers whole-grain cereals. - O tam tahıllı hububatı tercih eder.

grain
hububat alkolü
grain alcohol
hububat ambarı
granary
inceltme (hububat)
(Gıda) reduction
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Habbeler, tâneli nebatlar, taneler
Tahıl
Tahıl: "Benim memleketim de ziraata elverişlidir, hububat yetiştirir."- R. H. Karay
(Osmanlı Dönemi) buğday, ekinler; dâneler, tahıl
hububat