Bulaşık makinasının nasıl çalıştığını anlatabilir misin?
- Could you explain how the dishwasher works?
İyi akşamlar, nasılsın?
- Good evening, how are you?
Ne kadar para istiyorsun?
- How much money do you want?
O bana hırsızlığın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlattı.
- She told me how it was wrong to steal.
Kaç tane çocuğun var?
- How many children do you have?
Kaç tane çocuğun var?
- How many kids do you have?
Tom Mary'nin ona nasıl davrandığını unutamıyor.
- Tom can't get over how Mary treated him.
Tom nasıl dans edeceğini bilmiyor.
- Tom doesn't know how to dance.
Bunu nereden biliyorsun?
- How do you know this?
Tom'un bir yerli konuşmacı olmadığını nereden biliyorsun?
- How do you know that Tom isn't a native speaker?
Sorunu yapma yöntemini bildiğim tek yolla ele aldım.
- I handled the problem the only way I knew how.
Bunu yapma yöntemin bu.
- That's how you do it.
Onu yapma tarzın bu değil.
- That's not how you do it.
Profesyonellerin bunu yapma tarzı budur.
- That's how the pros do it.
Onu yapma yöntemimiz bu.
- That's how we did it.
Bunu yapma yöntemin bu.
- That's how you do it.
Niçin şarkı söylemiyorsun?
- How come you don't sing?
Gerçekten nasıl hissettiğini niçin Tom'a söylemiyorsun?
- Why don't you tell Tom how you really feel?
İyi günler, nasılsın?
- Good day, how are you?
Merhaba Mimi! Nasılsın?
- Hello Mimi! How are you?
Onlar İngiltere'de ne kadar süre yaşadılar?
- How long did they live in England?
Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
- Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
Ne sıklıkta yurt dışına gidersin?
- How often do you go abroad?
Ne sıklıkta onu görürsün?
- How often do you see him?
New York Londra'ya ne kadar uzaklıktadır?
- How far is it from New York to London?
İstasyonun belediye binasına ne kadar uzaklıkta olduğunu biliyor musunuz?
- Do you know how far it is from the station to city hall?
Bunu nereye kadar götürmeye isteklisin?
- How far are you willing to take this?
Nereye kadar gitmek zorundayız?
- How far do I have to go?
Kaç tane çocuğun var?
- How many children do you have?
Kaç tane erkek kardeşin var?
- How many brothers do you have?
Tom kaç para harcamak zorunda olduğumuzu tam olarak bilmeli.
- Tom should know exactly how much money we have to spend.
Toplamda kaç para harcadın?
- How much money did you spend in total?
Akıllı telefonunuzu hangi sıklıkla kontrol ediyorsunuz?
- How often do you check your smartphone?
Hangi sıklıkla mesajlarını kontrol edersin.
- How often do you check your messages?
İçmek için soğuk bir şeye ne dersin?
- How about something cold to drink?
Yürüyüş yapmaya ne dersin?
- How about taking a walk?
Merhaba öğretmenim. Naber?
- Hello teacher. How are you doing?
Nasıl olur da gece öyle geç saatte bizi ziyaret edersin?
- How come you call on us so late at night?
Nasıl olur da uyumak istemezsin?
- How come you don't want to sleep?
Londra'da ne kadar kalacaksın?
- How long will you remain in London?
Köprü ne kadar uzunmuş!
- How long that bridge is!
Ne kadar zamandır orada kaldınız?
- How long did you stay there?
Birbirinizi ne kadar zamandır tanıyorsunuz?
- How long have you known each other?
Onun için ne kadar ödedin?
- How much did you pay for him?
Yaz tatiline hazırlık için ne kadar para biriktirildi?
- How much money was saved in preparation for the summer vacation?
Yürüyüş yapmaya ne dersin?
- How about taking a walk?
Yürüyüş için dışarı çıkmaya ne dersin?
- How about going out for a walk?
Yürüyüş yapmaya ne dersin?
- How about going for a walk?
Yürüyüş yapmaya ne dersin?
- How about taking a walk?
Niçin Tom öğle yemeği hazırlamıyor?
- How come Tom isn't making lunch?
Niçin şarkı söylemiyorsun?
- How come you don't sing?
Nasıl oldu da buradasın?
- How come you are here?
Nasıl oldu da böyle bir hatayı yaptın?
- How come you made such a mistake?
Senin evin parka ne kadar uzakta?
- How far is it from your house to the park?
Onun ne kadar uzakta olduğunu bilmem gerekiyor.
- I need to know how far it is.
Köprü ne kadar uzunluktadır?
- How long is the bridge?
Bu kalem ne kadar uzundur?
- How long is this pencil?
Kaç tane çocuğun var?
- How many kids do you have?
Kaç tane dolma kalemin var?
- How many pens do you have?
Bayan Nakano'nun kaç yaşında olduğunu biliyor musun?
- Do you know how old Miss Nakano is?
Kaç yaşında olduğunu biliyorum.
- I know how old you are.
Nasıl şekerleme yapılacağını bilir.
- She knows how to make candy.
Nasıl bir radyo yapılacağını bilir.
- He knows how to make a radio.
Kız ne kadar iyi kayıyor.
- How well that girl skis!
Tom'u ne kadar iyi tanıyorsunuz?
- How well do you know Tom?
Peki ya sen? Hala arkadaşımla evli misin?
- How about you? Are you still married my friend?
Ben bir doktorum. Peki ya sen?
- I'm a doctor. How about you?
İyi akşamlar, nasılsın?
- Good evening, how are you?
Merhaba Mimi! Nasılsın?
- Hello Mimi! How are you?
İyi günler, nasılsınız?
- Good day, how are you?
Merhaba, John! Nasılsınız?
- Hello, John! How are you?
Londra'da ne kadar kalacaksın?
- How many days will you remain in London?
Ne kadar ihtiyacın var?
- How many do you need?
Kaça mal olacağını ona peşinen sorsan iyi olur.
- You had better ask him in advance how much it will cost.
Akşam yemeğinin kaça mal olacağı kimsenin umurunda değil.
- Nobody cares how much the dinner is going to cost.
Yine Hawaii'de olmak ne güzel!
- How nice to be in Hawaii again!
Tom! Seni tekrar görmek ne güzel!
- Tom! How nice to see you again!
Ne iyi ettin de geldin.
- How nice of you to come.
How often do you practice?.
I remember how to solve this puzzle.
There’s this real Al Capone fear that they’re going to get our guys, not on marijuana, but on something else,” Mr. Edson said, referring to how Capone was eventually charged with tax evasion rather than criminal activity.
How else can we get this finished?.
How was your vacation?.
It is an a posteriori argument, evincing the fact, but not the how.
How wonderful it was to receive your invitation.
They shall beat their swords into plowshares and their spears into pruning hooks; One nation shall not raise the sword against another, nor shall they train for war again.
- They will hammer their swords into ploughshares and their spears into sickles. Nation will not lift sword against nation, no longer will they learn how to make war.
How do I open the hood?
- How do I open the bonnet?
Fine, and you? (informal).
How come you didn't leave when you had the chance?.
I don't know how long the Amazon River is.
How long is the flight?.
The city of Melbourne has much more culture than Sydney. ― How so?.
I'm feeling really depressed. ― How so?.