Bu soğuk değil, sıcak.
- This is hot, not cold.
Sıcak suyun tümünü kullanma.
- Don't use all the hot water.
Bir acı biber kestikten sonra asla gözlerini ovma.
- Never rub your eyes after cutting a hot pepper.
Tom pizzasına çok fazla acı sos koydu.
- Tom put too much hot sauce on his pizza.
Tom muhtemelen kızgın olacak.
- Tom is likely to be hot.
Bir güneş yanığın mı var yoksa her zaman böyle ateşli misin?
- Do you have a sunburn, or are you always this hot?
Tom Mary'ye onun ateşli olduğunu söyledi.
- Tom told Mary that she was hot.
Bu kız gerçekten seksi.
- This girl is really hot.
Çok seksi olduğunu düşünüyorsun.
- You think you're so hot.
Taze çilekler sıcak kekler gibi gitti.
- The fresh strawberries went like hot cakes.
Rehberimiz bize otelin yeriyle ilgili yanlış bilgi verdi.
- Our guide misinformed us about the location of the hotel.
İçmek için sıcak bir şey istiyorum.
- I want something hot to drink.
Bir otel rezervasyonu istiyorum.
- I'd like a hotel reservation.
Bu köri yenilmeyecek kadar sıcaktır.
- This curry is too hot to eat.
Burada önümüzdeki yıl yeni bir otel inşa edilmiş olacak.
- A new hotel will be built here next year.
Ara sıra sıcak ve baharatlı yemek yemeyi seviyorum.
- Every now and then I like to have hot and spicy food.
Bir yemek sıcak olmadan baharatlı olabilir.
- A dish can be spicy without being hot.
I think Donnie has the hots for Lisa.
His new pickup is hot!.
a hot wire.
hot merchandise.
Some of these publications show signs of hasty production, indicating that they were written while the news was hot.
The ball lands on the fairway, just a couple of yards in front of the green. Nice shot Sarah! You're hot today! Jenny says.